mardinli mustafa

hizla geçiyorum yanlarından hayallerimin
dallarını renk renk çaputlar süslemiş
niyet ağacının
bir kurtarıcı fantezi
bir umut
bir direnç kaynağı insanımın
bulutlardan yere iniyorum
yeşilli vadisi gülümsüyor
çağla yeşili gözleriyle
yamaçlarda asmalar
vadide yogun bir duman
bacalar tütüyor
bitkiler öksürüyor
Gördüğüm tek güzellik
Bana umut veren,huzur veren
Sabrediyorum,sabretmek zorundayım
Bitecek elbet,bitmek zorunda
Geleceğim,döneceğim bekleyin
Bu ayrılık bitmek zorunda
Ağlamayacağım,yılmayacağım
Dayanacağım
Sevginle, hayalinle
Geçecek elbet, geçmek zorunda
Ve O gün geldiğinde bitti diyeceğim
Bitti sonunda...!
Gecelerin sevgisi
Uzaklardan bakınca
Belki de rüya perisi
İncisini takınca
Var mı ki hiç birisi
Buralara tutkunca
Mar ile Din gibisi
O sırrına varınca
Hoşgörü emirdir gelen her dinde
Kardeşçe yaşıyor dinler Mardin’de
Müslüman, Süryani huzur içinde
Ezan ve çan sesi dinler Mardin’de
Geçmişe gidilir her abbaradan
Orta çağ karşında geçsen aradan
Roma, Artuk, Selçuk gelir sıradan
Tarihe tanıktır günler Mardin’de
“İnsanlar eşittir” diyor kitaplar
Kardeştir Türkler Kürtler Araplar
Her soruya farklı dilde cevaplar
Herkes birbirini anlar Mardin’de
MARDİN TÜRKÜSÜ
Mardin'in tepelerinde esecek rüzgârımız,
Çaylar benzinimiz, ışık evler de gârımız.
Bu dağlar tepeler, ovalara dönecek,
Mardin'de kış bitip, birgün bahar gelecek.
Eriyecek buzdağları, açacaktır mor güller,
Eracifi bırakıp; Kuran'a sarılacak eller.
Kaçacak saksağanlar, şakıyacak bülbüller,
Misk-i amber saçacak, etrafa hep sümbüller.
Açılın kalp kapıları elimizde nur var,
Dağılıp gitsin zulümat, dilimizde nur var.
Gözümüz nur, gönlümüz nur, başımızda nur var,
Arkamızda Hak dostu, Sultan Şeyhmus var.